22 Eylül 2013 Pazar

Boşluk

Nice antik kent, nice harabe, nice yeraltı mağarası nice boşluk bulunur da yeryüzünde hiçbirinin boşluğu insanın boşluğuna benzemez. O daracık göğüs kafesi bütün mesafelerden uzun bütün boşluklardan karanlıktır yeri geldiğinde. İnsan onca boşluğu onca açığı gediği bulur da sıra kendisine geldiğinde aklı karışır, yolu şaşırır. İşte aşk, o boşluğun çaresi gibi gelirse sana aldanma. Boşluğu anlamandır bütün marifet. Hatta boşluk olmak, unutma. Günün birinde arkandan bir ses ‘aşk… aşk…’ diye seslenirse boşluk aydınlanacaktır, dolacak değil. Dua et ki şifa bir ses olarak başının üstünden geçsin. Olduğun yerde bir Mevlevi gibi eğil de selam ver. Kar beyazı gömleğinin içinden akan teri ürperişin incisi say. Sanır mısın ki Hızır ile İlyas ölümsüzlük suyunun peşine düşen maceraperest ve dünya severlerdi. Hayır, hayır, bir kez olsun ‘aşk… aşk…’ diye göz kırpmıştı da onlara kader, onlar o cilvenin etkisiyle yollara düştüler. Sonra da onlardan geriye gülün sonsuz hatırası kaldı. Şimdi dönüp de bana ‘Neden gül?’ diye sorma. Hiç sorma. Rilke değil miydi, parmağına batan gül dikeni sebebiyle ölen. Ey saf çelişki. O çelişkinin haberiyle dolsun kulağın.

– Ömer Erdem

17 Mayıs 2013 Cuma

YERALTI

"Fazlasıyla bilinçli olmak, hatta bilicin her türlüsü hastalıktır." diyordu, fazlasıyla bilinçli olmanın bedelini, ömür boyu sürecek ağır bir yalnızlıkla ödeyen kahramanımız. Farkında olarak yaşamanın cezası, hayatı boyunca huzur yüzü görmemekti. En kötüsü de, o her şeyin farkındayken kimsenin onun farkında olmamasıydı. Hani şu, hayatı çok merak edilmeyen, hiçbir ayırt edici özelliği olmadığı sanılan insanlardan bir insan... Oysaki nelerini vermezdi, olumsuz da olsa bir nitelik atfedilmesi için kendisine. 'Şu tembel adam' deseler, 'Hani şu ters, aksi adam mı?' diye sorsalar ne olurdu sanki! Hiçbiri olmadı. Kimse görmedi. O da yalnızlığına çekildi, yani yeraltına...

12 Mayıs 2013 Pazar

Düşünceler Üzerine Kısaca

- Peki, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

+  Nasıl hissediyor olabilirim? İnsanlar artık düşünmüyor. Sadece hissediyor. "Nasıl hissediyorsun?", "Üzgünüm ama bizim grup olarak hissettiklerimiz farkl…", "Bu konuda hiç iyi hissetmiyorum.". Biliyor musun, bizim neslimizin en önemli sorunlarından biri hissettiklerine düşünce ve fikirlerden daha çok önem veren insanlar tarafından yönetilmesidir. Düşünce ve fikirler... Benim ilgimi çeken bunlar. Bana ne düşündüğümü sor, ne hissettiğimi değil.

 -Ne düşünüyorsun Margaret?

+ Düşüncelerine dikkat et, bir gün sözün olurlar. Sözlerine dikkat et bir gün hareketin olurlar. Hareketlerine dikkat et, bir gün alışkanlığın olurlar. Alışkanlıklarına dikkat et, bir gün karakterin olurlar. Ve en önemlisi karakterine dikkat et, bir gün kaderin olurlar. Ne düşünürsek o oluruz. Babam böyle derdi...