Me, Earl and Dying Girl izlemenin verdiği depreşme, mesai sonrası oluşan koyverme hissiyatı ile birleşince tutkalla sağlamlaştırılmış duvarlarımın hafiften sarsılmasına neden oldu. Geçicilik artık gözüme Clint Mantsell'in film müzikleri kadar korkutucu gelmiyor. Ancak bazen o hatırlatıcı "trigger" lar tutkalın sıcaktan erimesine neden oluyor. Bu rahatsız edici olup olmaması umrumda değil. Bazen tat almasını bilmek gerek, altı yanmış bir kekten de. Suyun akışı başlı başına bir ilaç zaten benim için. Kabullendim. Sanırım bu beni Atlantik açıklarına sürükleyen şey. Orada derin mavinin siyaha çalınışını tabii ki 52 Hertz kadar iyi bilemem. Dostum. Bir başkası için ağıt yakmayı artık bencillik olarak görüyorum. Sular ne zaman kesilecek? Ne zaman toprağın çatlaklarına karışacak o nefes?
Yaptığımız tüm uğraşlar Teklik'ten uzaklaşmaktan başka bir şey değil. Bunun hikayesi binlerce kez anlatıldı. Göremiyoruz. Unutma laneti kalkmıyor üzerimizden. İşte bu yüzden sanırım 5 bir yanımız hatırlatıcılarla donatılmış. Ama biz mağaradaki o insanlar hala ateşin dansını izlemekten bıkıp etrafımızdaki metal şıngırtılarının acaba kaynağının ne olabileceğine dair kafa yormuyoruz.
du heman izlicam en kısa zamanda, not aldım :)
YanıtlaSilGüzel film, kesin kesin izle :)
SilÇok kapsamlı bir yazı... :) Ama hani yeni yazı yok mu?
YanıtlaSilMerhaba hoş geldiniz bloga öncelikle. :) Önümüzdeki günlerde bir yazı yayımlayacağım. İçeriğe önem verdiğim için zorlanıyorum sık sık yazı paylaşmakta. Diğer yazılara da bir bakın derim. :)
SilNeler çağırıştırıyor bir film insanda öyle değil mi? O da hatırlatıcılardan biri halbuki. Unutmamak dileğiyle var olduğuna emin olduğumuz tek gerçeği. Sevgiler bayım.
YanıtlaSil