1796 yılında Quaker(Dindar Kardeşler Cemiyeti) üyesi işadamı ve hayırsever William Tuke İngiltere'nin York şehrinde akıl hastalarının bakımı için bir rehabilitasyon merkezi açtı. Buradan önce, tüm akıl hastaları ve davranış bozukluklarına sahip kimseler azılı suçlulardan daha ağır şartlar altında tedavi edilmeye çalışılıyordu-çoğunlukla düşkünler evlerinde duvarlara zincirle bağlanarak veya tımarhanelerdeki hücrelerde kilit altında tutularak kontrol altına alınmaya çalışılıyordu. Quaker'lı Bay Tuke tüm insanlığa içtenlikle, erdemli bir şekilde davranılmasına ve hayatın kutsallığına inanıyordu. Bunca akıl hastalıklarından çekilen acıların bakımı için de bir hastane inşa etmeye karar verdi. Başlarda, sadece Quaker'lı hastalara açık olan hastane zamanla kapısını herkese açık tutmaya karar verdi.
Tuke'un rehabilitasyon merkezi bölgenin diğer dört önemli hastanesinin geleneksel tedavi anlayışını değiştirmişti. Tuke hastanesinden ilham alarak West Riding Yoksullar Tımarhanesi de Viktorya ve Edward dönemi İngiltere'sinde akıl hastalıklarının bakımı ve tedavisinde öncülük etti. Korku ve gaddarlık günleri artık gitmişti. Hastalar uygun medikal tavsiyelere göre ve en iyi şartlar altında bakılıyorlardı. Bu zamandan bakılacak olursa tüm bu yaşananlar bize biraz garip ve sert gözükebilir( Özellikle bazı saldırgan, paranoyak ve sanrısal hastaları sınırlandırıcı hücrelerde tutarak kontrol altında tutulmasının amaçlanması gibi). Ancak, nispeten, akıl hastalıklarına dair günümüz tedavilerini değerlendirecek olursak da gelecek nesiller tarafından bizlerin de sert ve gaddarca gözükeceği şüphe götürmez.
1800'lerin sonlarına doğru tedaviye ihtiyaç duyan herkese hastanelerin çoğunluğunun açık hale gelmesiyle beraber akıl hastalarının ve yoksulların destek talebi mevcut hastane ve diğer yerlerin sayısını geride bırakır hale geldi ve yeni hastanelerin inşaatlarının başlamasına öncülük etti. Ancak 1900'lerin başlarında, Psikiyatrinin yükselişiyle beraber, akıl hastaneleri hastaların bireysel ilgi ve bakımlarının ilgilenildiği yerler olmaktan çıkıp sıkı denetim altında istif ve tasnif edildiği yerler haline dönüştü. Standartlar en kapalı ve kaba anlamda düştü,hastalar için çalışan personeller sayıca azınlık hale gelerek hastaların bakımı yetersizce karşılanmaya çalışıldı, bu durum Ulusal Sağlık Servisi'nin kuruluşuna ve 20. yüzyılın sonlarına kadar değişmedi.
Sayfanın alt kısmında ise 1869 yılındaki West Riding Yoksullar Tımarhanesi'nde kalan değişken yaşlardan hastaların birer portresini göreceksiniz. Bazı hastaların hastalıklarına dair detaylar fotoğrafların alt kısmında mevcut-"Organic Dementia", "Genel Parezi", "Zeka Geriliği", "Bipolar Bozukluk", "Consecutive Dementia", "Obsesif Kompulsif Bozukluk", "Şüpheli Bipolar", "Akut Melankoli" ve "Yaşlılık Bunaması". Ancak zaten her bir fotoğraf kendi acıklı hikayesini söylediği için buna gerek yok bence.
BONUS:
Depo: Akıl Hastanesinde Hayat, Türkiye'de ruh sağlığı alanında hizmet veren devlet kurumlarının iç yapılarına dair gözlemler sunabilmeyi, bu kurumlarda kalanların yaşadıkları sorunları görünür kılabilmeyi ve var olan açmazlara dikkat çekerek mevcut sisteme alternatif olası modelleri tartışmaya açabilmeyi amaçlıyor.
abooooo bu fotolara roman yazılır he :)
YanıtlaSilKesinlikle. Bakışlarındaki farklılıklardan insan daha bir iyi anlıyor. "Sonsuz" adlı arkadaşımız bir ara "Cahit Bey" adlı bir seri yapmıştı konuya benzer. Çok beğenmiştim. Hatırlar mısın?
Silsonsuzu hatırlıyom ama cahit bey cıks ama bakarım tımams :)
SilSilmiş postları blogdan sanırım :/
SilÖnce fotoğraflara baktım. Bir tuhaflık vardı sanki. Yazıyı okuyunca anladım.
YanıtlaSilakıl ne büyük bir nimet. İnsanın bakışlarını bile değiştiriyor.
Değil mi, kesinlikle. İnsanı bir anlığına düşündürüyor şöyle bir her bir portre.
Sil