Denizin dalgaları mı, gözümün yaşları mı
Hangisi daha sert vurur kıyıya
Sabah serinliğim, çocukluğum
Eski trenler, saklambaç, ebemkuşağı,
Büyüdüğüm kasaba, sevdiğim insanlar,
Kaybettiğim oyuncaklarım ve sen de, sende.
![]() |
Gravürü gerçek çözünürlükte görmek için resme tıklayabilirsiniz. Mümkünse yan sekmeye açın ki yazıyı okurken rahat biçimde ayrıntılara bakabilesiniz. |
“Derim ki, form ve güzelliğin oluşturduğu mükemmellik, insanoğlunun özünde yer alır.”A. Dürer, Four Books On Human Proportions
"A. Durer yaşamı boyunca insan ile olan ilişkilerini belirli bir sınırda ve soğuklukta tutmayı başarmıştır. Hayatındaki olaylara ya korku ya da öfke ile yaklaştığı bilinen sanatçının güzellik ve sevgi ile yakın bağları hemen hemen hiç olmamıştır. Durer’in sanatı biçimci olarak adlandırılır çünkü birçok eserinde güzelliğin gizemine yönelik arayış içinde olmuştur. Buna annesinin zaman zaman geçirdiği melankolik kriz ve bunalımlarının temel attığı düşünülmektedir."
"Melankoli kavramı insanın yalnız ve ruhsal tutumu olarak tanımlanan bir duygunun ismidir. Genellikle ruhbilim, tıp ve felsefenin ele aldığını gördüğümüz bu kavramın, çağlardan beri insanla yaşadığı bilinmektedir. Varlığını duygularıyla sorgulayan ve başkalarından farklı düşünme yapısına sahip insanların farkındalıklarına temel atan melankoli, insanın en vazgeçilmez yalnız kalma isteğine karşılık gelen toplumsal egzotik bir kargaşadır.Sürekli soru sormanın ve irdelemenin en temel alındığı alan olan felsefede, melankolinin genel tanımını toplumsal ve biyolojik kültürel bir hareketlenmedir. Felsefe melankolinin, bir çok anlamın birleşmesinden meydana gelen anlamlar yığını içerisinde bulunduğunu söyler. “Ben, ben olabilmek için ben-olmayana gerek duyar. Dolayısıyla felsefe, ancak melankolik bir zeminde mümkündür. “ Yüce ve olağanüstü insan kavramı melankolinin peşini asla bırakmamıştır yahut melankoli yüce ve olağanüstü insan kavramının peşinden asla ayrılmamıştır. Benliğini sorgulayan her insanın içine düştüğü bu garip tutum, felsefi alana yoğunlaştığında akıl almaz bir hayal gücü ile karşılaşır. Herkes bilebilir ki uçsuz bucaksız bir hayal gücü, merak ile birleştiğinde melankoliye düşmeden yürümeye çalışan hiçbir insan olamaz."
"Kadının hemen ardındaki duvarda hareketini çoktan bitirmiş bir çan, zamanın hala aktığını gösteren (gravürdeki tek eylem geçmişine sahip nesne olduğu düşünülebilir) bir kum saati, dengede duran terazi ve simetrik olarak ayarlanmış, her yönden toplamı 34 eden sayı dörtgeni yer alır. Bütün bu birbirinden farklı anlamlar taşıyan nesneler kadın figürün etrafında düzenli bir şekilde toplanmıştır. Gravüre bakıldığında, yaşamsal faaliyete ara verilmiş bir zaman dilimi içinde dondurulmuş bir “ an “ meselesi dikkat çekmektedir."
"Çizimin ana temasını oluşturan melancolia hissiyatı, bahsedilen kadın figürün ifadesinde oldukça yoğun hissedilir. Her ne kadar günümüz melankolisi farklı bir anlam taşısa da burada ilk ve en temel haliyle kendini yaşatmaktadır. Dirseğini dizine dayamış olmasıyla, kanatlarının gerçekçi bir ayrıntılık ile hareketsiz ve işlevsiz olarak betimlenmesiyle ve eğilmiş başıyla içindeki düşünsel duygular yansıtılmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda, bu kişi kucağında kapalı bir kitap tutar ve diğer elinde bir pergeli kullanır vaziyette tutmuş fakat düşüncelerine yenik düşmüş bir karakter olarak akla kazınır."
"Figürün baş kısmına yerleştirilmiş düğün çiçeği çelenki bulunduğu görülür. Ortaçağda bu çelenkin anlamı, ruhsal sıkıntıların tedavisi amacıyla kişiye takılmış olduğu bilinir. "