1 Mart 2023 Çarşamba

Gözlerim Serin Olsun

Yakın çekimde develerin gözü
İslam öncesi Arabistan'a kısa bir yolculuğa çıkalım. Yaşamlarının büyük bir kısmını çöllerde geçiren Araplar bir yerden bir yere gitmek için develerden yararlanırdı. İnsandan farklı olarak develer öylesine çöl yaşamına adapte olmuş canlılardır ki büyük kum fırtınalarında bile gözlerimi kapatma gereksinimi duymazlar zira göz bebeklerini koruyan özel bir şeffaf koruyucu zar vardır. Öte yandan insanlarda ise böyle bir anatomik yapı yoktur. Rüzgarda savrulan kum tanecikleri bir süre sonra o kadar sert şekilde uçuşur ki ya gözlerinizi tamamen kapatmananız ya da kısmen kısmanız gerekir. Ancak gözlerinizi kapatırsanız yönünüzü kaybedersiniz. Eğer açık tutarsanız da gözleriniz zamanla kum tanecikleri nedeniyle kanlanıp kızarır. Böylesi bir durumda eğer bedeviler fırtınadan korunmak için uygun bir sığınak veya mağara bulabilirlerse şiirsel bir ifadeyle "Gözlerim nihayet soğudu/serinledi!" yani "qorrata 'ainayya" derlermiş.

Gözlerin soğuması ifadesinin Arap halkının günlük konuşmasındaki bir başka kullanımı da "sevinçten/mutluluktan gözlerin yaşlanması"dır. Örneğin, uzun bir süredir görmediğiniz bir dostunuzu gördüğünüzde "Seni gördüğüme çok mutlu oldum - gözlerim soğudu/serinledi" denirmiş. Hatta bu ifadenin zıddına karşılık olarak bir Arabın bir başkasına söyleyebileceği en kötü küfürlerden biri "Allah onun gözlerini kızdırsın" yani  "adkhanallahu 'ainahu" idi. "En kötü türden keder, üzüntü ve çökkünlüğe maruz kalsın veya keder gözyaşları döksün" demek gibi. Bir başka örnek olarak kavmine zarar veren birisini öldürmesi için görevlendirilen ve aynı zamanda şair olan bir Arabın sözleri verilebilir. Bir kum tepesinin üzerinde düşmanını öldürmek için pusu kuran suikastçi şair o uzun bekleyişler esnasında şiir yazarmış: "Kabilemin gözleri kızgın kalacak ta ki hançerim onun kanıyla ısınana kadar". Tam karşılığı olmasa da bu deyimsel fiadeleri Türkçedeki "yüreği yanmak/dağlanmak" veya "yüreği soğumak" deyimleri ile benzeştirdim.

Gözlerin soğuması ifadesi ilginçtir ki Kutsal Kitap Kuran'da da birden fazla yerde yukarıda bahsettiğim her iki anlamı da kapsayan şekilde kullanılmaktadır. Furkan Suresinin 74. ayetinde "qurrata a’yun" ifadesi yer alır. Bu, Türkçe meallerde "göz aydınlığı" diye çevrilmiş. Ancak bu, yukarıda bahsettiğim anlamların derinliğini maalesef yansıtmıyor. İngilizce versiyonda ise daha uygun bir çeviri var: 

" وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا"

"…and those who say:  O, our Master, grant us from our spouses and our children the coolness of eyes and make us leaders over those who are righteous, pious, and fearful" - 25:74

Aynı ifade Kuranda Firavunun karısı Asiye'nin saraya uzanan nehirde Musa bebeği bulduktan sonra Firavuna söylediği bir cümlede daha geçmektedir:

"وَقَالَتِ امْرَأَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لِّي وَلَكَ ۖ لَا تَقْتُلُوهُ عَسَىٰ أَن يَنفَعَنَا أَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ" 

"And the wife of Pharaoh said, "[He may become] the coolness of my eyes and yours. Do not kill him; perhaps he may benefit us, or we may adopt him as a son." And they perceived not." -28:9

Şu bir gerçek ki ister metropol insanı olsun ister köylü, insan türü olarak geçim, eğitim veya herhangi bir neden ile vaktimizin çoğunu metaforik açıdan büyüklü küçüklü fırtınalarla dolu bir dünyada geçiriyoruz. Gün sonunda da bir sığınağımız olan evlerimize dönmeyi ve biraz da olsa ferahlamayı, gözlerimizin serinlemesini arzuluyoruz. Umulur ki ailelerimizi bize hüzün veren, gözlerimizi kızdıran bir kaynak olarak görmek yerine sığınağımız, gözlerimize serinlik veren bir kaynak olarak görürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder